Evliya Çelebi Bartın’da- “Seyahat ya Resûlullâh”
evliya çelebi
Evliya Çelebi Bartın’da- “Seyahat ya Resûlullâh”
Prof. Dr. Yücel NAMAL
Seyyahın yaşadığı yüzyıldan mektup misali geleceğe gönderdiği seyahatname zamanın ruhunu, tarihi ve onun şekillendiği coğrafyanın kendine has dokusunu anlamak üzere, geçmişin karanlığını fener misali aydınlatır. Ülkemizde seyyah denilince akla ilk olarak peygamberi rüyasında görünce “şefaat” yerine dil sürçmesiyle “seyahat” dileyen Evliya Çelebi gelir. Öyle bir seyyah ki 47 ülke, 257 şehri gezerek geride eşsiz bir eser bırakmıştır.
Osmanlı saray hayatında önemli bir yeri olan Evliya Çelebi seyahat yapmayı çok seven biri olarak tasvir edilmektedir. Sarayda aldığı eğitim sayesinde musikide ileri bir seviyeye ulaşmış olan Evliya Çelebi, daha 19 yaşında iken 1630’da İstanbul ve çevresini dolaşmıştır. Bir dönem saray hizmetinde bulunan Evliya Çelebi, 1640’lı yıllarda seyahatlerine başlayarak ünlü seyahatnamesini kaleme almıştır. Evliya Çelebi, bu eserinde seyahatlerinin sebebini, 1040 Muharreminin aşure gecesi (19 Ağustos 1630) gördüğü rüya ile ilgili olduğunu belirtmektedir.
Bu rüyaya göre İstanbul’da Yemiş İskelesi civarındaki Ahi Çelebi Camii’nde kalabalık bir cemaatle birlikte Hz. Muhammed’i görür. Tam bu sırada heyecana kapılır ve “Şefaat ya Resûlullâh” diyeceği yerde “Seyahat ya Resûlullâh” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber tebessüm ederek Evliya Çelebi’ye şefaati de, seyahati de müjdeler. Böylece seyahatlerinin bahanesi bu rüya olur.
“ İstanbul’da Yemiş İskelesi civarındaki Ahî Çelebi Camii’nde Hz. Peygamber’i kalabalık bir cemaatle birlikte görür, heyecana kapılıp Resûl-i Ekrem’in elini öperken, “Şefaat yâ Resûlellah” diyecek yerde “Seyahat yâ Resûlellah” der. Hz. Peygamber tebessüm ederek şefaati, seyahati ve ziyareti ona müjdeler; cemaatte bulunan ashabın duasını alır; Sa‘d b. Ebû Vakkās da gördüklerini yazması temennisinde bulunur. Bu rüyayı tabir ettirdiği Kasımpaşa Mevlevîhânesi şeyhi Abdullah Dede’nin, “Sa‘d b. Ebû Vakkās’ın nasihati üzere ibtidâ bizim İstanbul’cağızı tahrir eyle… ”
Evliya Çelebi almış olduğu bu tavsiye üzerine önce doğduğu ve yaşadığı şehri gezmeye, gördüklerini yazmaya karar verir. Bu bağlamda Anadolu topraklarında da seyahatlerde bulunan Evliya Çelebi Karadeniz kıyılarında bulunan birçok şehri görme şansını elde etmiştir. Bu şehirlerden biri de Bartın olmakla birlikte bu bölge ve çevresi ile ilgili önemli gözlemleri bulunmaktadır. Farklı başlıklar altında Bartın ve Amasra bölgelerini ele alan Evliya Çelebi seyahatnamesinde Bartın Kalesinden, Amasra Kalesinden ve bu bölgelerdeki yapılardan bahsetmektedir. Özellikle Amasra bölgesinde bulunan tarım ürünlerini de konu alan Evliya Çelebi bölgenin verimliliğine ve güzelliğine dikkat çekmektedir. Seyahatnamede, Bartın kalesinin tarihi hakkında bilgi veren Evliya Çelebi, bu kalenin Ceneviz yapısı olduğunu söylemektedir.
Evliya Çelebi bu bölgedeki yolculuğundan bahsederken yolculuk sırasında Kaliboz Nehri, Tufadar Nehri ve Bartın Nehrini geçtiklerini belirtirken Bartın Nehrinin büyük bir çay olduğunu, burada Mısır gemilerinin yüklendiğini ifade etmektedir. Bartın'dan 18 mil kuzey yönüne gidildiğinde Amasra Kalesi’ne varıldığı ve bu kalenin Rum Kayser yapısı olduğu belirtilmektedir. Kalenin deniz kıyısında yüksek bir tepe üzerinde, uzunlamasına dörtgen şeklinde sağlam, güvenli bir kale olduğu ve kalenin içinde evlerin olduğu ifade edilmiştir. Evliya Çelebi, Amasra Kalesinin birkaç defa Ruslar tarafından vurulduğunu ancak başarısız olduklarını söylemektedir. Kalenin hendeği olmadığını belirten Evliya Çelebi, burada kale muhafızı, neferleri, yüz elli akçe kadısı ve yeniçeri serdarı olduğunu söylemektedir. Kalenin içinde cami ve mescidi olduğunu ancak medresesi, imareti, Kur'an ve hadis öğretilen bir yerinin olmadığını ifade ederken buranın donanımlı bir çarşısı olduğunu dile getirmiştir.
Evliya Çelebi, Sinop Kalesinin de Amasra’nın doğu tarafında olduğunu bildirmektedir. İki bölge arasında karadan beş konak, denizden yüz mil olduğu bildirilmektedir. Ayrıca Amasra’nın Karadeniz Ereğlisi’nin doğu tarafında olduğu, Amasra ile Ereğli arası denizden 50 mil olduğunu söyleyen Evliya Çelebi, şehrin bağ ve bahçesi, çeşit çeşit meyvesi, suyu ve havası, sevimli erkekleri ve güzel kadınlarının herkes tarafından beğenildiğini, şehrin iki tarafında doğu ve batı olmak üzere büyük limanlarının olduğunu ifade etmektedir. Bu limanların sekiz rüzgârdan güvende, iyi yatak, sığınılacak yer olarak güzel bir liman olduğuna değinilmiştir. Doğu tarafında bulunan limanın suyu, havası ve yapısı güzel bir hamamın varlığından söz edilmektedir.
Evliya Çelebi, Amasra bölgesi ile ilgili olarak Seyahatnamesinde, bu bölgeden alınan kerestelerden de bahsetmektedir. “Malta Savaşının Görüşme Toplantısı” başlıklı aktarımında Karadeniz'de Canik sancağına, Sinop, Amasra ve Ereğli'ye, Kocaeli sancağına, İzmit'e ve Kemerler tarafında olan kazalara güvenilir kapucubaşıların kereste satın almak için gittiğini yazmaktadır. Daha sonra da bu kerestelerin kadırga yapımında kullanıldığını söyleyen Evliya Çelebi, bütün adalardan usta marangozların gelip tersanelerde kadırga yapımına başladıklarını ifade etmektedir. Evliya Çelebi yine Melek Ahmed Paşa'nın sadrazamlığı zamanında, Kaptan Ali Paşa Girit Adası'ndan zaferle geldiğinde Tershane-i Amire'de 100 parça kadırga ve 50 parça kalyon inşa edilmeye başlandığını söylemekle birlikte Ereğli’de, Sinop ve Amasra'da, Bartın'da, Çayağzı'nda, Balıkiağa ve Varna'da, Üsküdar, Tophane ve Bahçekapısı'nda, Sinan Paşa Köşkü'nde, Tershane'de ve Şahkulu İskelesi'ndeki deniz kıyılarında kalyonlar yapıldığını ve İstanbul, Galata ve Kasımpaşa'da askerlerin toplandığını bildirmektedir. Ayrıca bu süreçte Valide Sultan iki kalyon, Bektaş Ağa bir kalyon, Kara Çavuş bir kalyon, Çelebi Kethüda bir kalyon ve Melek Ahmed Paşa’nın kalyonlarından bahsedilmektedir. Bu bölüm Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde şu şekilde ifade edilmektedir;
“Kapudan Alî Paşa cezîre-i Girid'den mansûr [u] muzaffer selâmetle gelüp tershâne-i âmirede yüz pâre kadırga ve elli pâre galyon inşa etmeğe mübâşeret olunup Ereğli'de ve Sinop ve Amasra'da ve Bartın'da ve Çayağzı'nda ve Balıklağa ve Varna'da ve Üsküdar ve Tophâne ve Bâğçekapusu'nda ve Sinân Paşa Köşkü'nde ve Tershâne'de ve şâhkulı İskelesi'nde, bu cümle zikr olunan leb-i deryâda kalyonlar yapılup İslâmbol ve Galata ve Kâsımpaşa'da velvele ve gulgule-i Rûm olup deryâ-misâl asker cem‘ olup cemî‘i Anadolu ve Rûmeli'ne asker sürücüler gidüp asâkir-i İslâm'ı İslâmbol'a ve Boğazhisârlara ve Sakız karşusında Çeşme ve Mora cezîresinde kal‘a-i Benefşe'de niçe bin asker âmâde etdiler. Andan Vâlide Sultân iki galyon ve Bektâş Ağa bir galyon ve Kara Çavuş bir galyon ve Çelebi Kethüdâ bir galyon ve efendimiz Melek Ahmed Paşa Bâğçekapusu'nda bir galyon-ı azîm, dörd anbarlı idi…”
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Poroz Kalesi (Burgaz İskelesi menzili)’nden bahsederken bu iskelenin oldukça işlek olduğunu ve Anadolu’da Bartın, Sinop, Ereğli ve Amasra adlı bender şehirlerden gelen gemilerin Burgaz İskelesine yanaşıp oradan Edirne’ye, Selanik’e ve Filibe'ye gittiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda Bartın ve Amasra bölgelerinin Osmanlı askeri donanımın şekillenmesinde ve donanmanın güçlenmesi açısında oldukça önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Bartın ve çevresi doğa güzelliği, verimli toprakları ve güzel insanlarıyla tarihimizde iz bırakmakla birlikte Osmanlı Devleti’nin askeri gücünün şekillenmesinde de ayrı bir öneme sahiptir. Bölgeden elde edilen kereste ve limanların kullanılması bu ifadelerimizi destekler niteliktedir.
Bu haftaki yazımızı Evliya Çelebi’nin öğütleri ile bitiriyorum:
- “Her zaman geniş kalpli ve hoş meşrep ol.”
- “Gönlünü dinle ama her istediğini verme.”
-“Sırrı öyle bir sakla ki vücudundaki canın duymasın. Yanlışlıkla ağzına alma ki dilin duymasın.”
Kaynaklar: Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler, Ötüken Neşriyat, 2023.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Yapı Kredi Yayınları, 2013
0 Yorum